Life on Mars Dizisi Konusu ve Yorumu


credit:asianwiki

Herkese merhaba,
Uzun zamandır çeviri yapmaktan dizi izleyemez oldum; ama son zamanlarda izleyip bitirdiğim en iyi diziyi yorumlamaya geldim.
Life on Mars dizisi 2018 yılında yayınlandı. Ben ancak izleyebildim. Bunun sebebi de yorumlardan çok fazla etkilenmemdi. Takip ettiğim sitelerde dizi hakkında olumsuz çok fazla yorum okuduğum için izlemekten vazgeçtim. Ama başroldeki Jung Kyung Ho'nun neredeyse bütün dizilerini izlemiş biri olarak en sonunda şans verdim ve tek kelimeyle bayıldım!!

Bence popüler diziler ve romantik komedilere dalıp böyle harika dizileri gözden kaçırıyoruz. Dizi, İngiltere de yayınlanan aynı isimli yapımdan uyarlama. Konusundan kısaca bahsedersem;

Han Tae Joo, adli tıp analiz ekibinde çalışan bir memurdur ve bir gün bir katilin peşindeyken kaza geçirir. Uyandığında kendini 1988 yılında bulur. Buradaki polis karakolunda çalışırken geçmişiyle ilgili bilgilere ulaşır.

Dizinin ana mottosu "Gülümseyebildiğin yer gerçekliğindir." olsa da emin olun bundan çok çok daha fazlası var.

Dizi gerçekten izlerken merak uyandırıyor. Çoğu kişi ilk iki veya üçüncü bölümde bırakmış ama kesinlikle devam edin ve şans verin bu diziye diyip asıl yorumuma geçiyorum.

Spoiler İçerir

Diziyi izlerken gerçekten beyin fırtınası yaptım. Bu ne alaka,neden oldu bu şimdi gibi soruları sorup durdum.
Ben neler olduğunu anlamaya çalışırken, Han Tae Joo'nun babasıyla ilgili gerçekleri öğrenmesi ilk şokum oldu. Başta bilinçaltında yaşadığı bir gerçeklik olarak düşündüğüm 1988 yılı dünyası aslında onun doğrularıymış. Buna çok şaşırdım.
2018 yılında bize babasının Suudi Arabistan'da öldüğü söylenirken aslında öyle olmadığını bulması, kendi çocukluğunu, babasının ölümünü izlemesi çok tuhaf ve üzücüydü.

O olaylarda ilk şoku yaşadıktan sonra zaten dizinin kilit noktalarından olan Kim Min Seok'la aslında çocukken tanışmış olmaları ayrı bir olaydı.
Diziyi izlerken her seferinde beni şaşırtan şeyler oldu; ama en çok şaşırtanı, aslında 1988 yılında beraber görev yaptığı polislerin çoktan ölmüş olmalarıydı.


Başta bu duruma anlam veremesem de 14. bölüm sonunda ameliyat sonrası uyanması ve 1988 yılındaki şefin aslında onun doktoru olduğunu görmesi, o dünyanın sadece bilinçaltında yarattığı bir rüya olduğunu doğruladı.

Ama bu kadar basit değil olay.
1988 yılında olan bütün davalar. olaylar aslında o yıllarda ve sonraki yıllarda çözülemeyen davalardı.
Han Tae Joo' nun kaza geçirmeden önce o davaları incelemek istemesi, o sırada aslında o yıllarda çete saldırısında ölen polis memurlarını görmesi falan hem tüyler ürpertici hem de aşırı üzücü sahnelerdi.
1988 yılında tam onları kurtarmaya giderken uyanması,2018'e geri döndüğünde tekrar 1988'e dönmeye çalışması falan çok üzücüydü.

Her zaman mutsuz ve yalnız bir hayatı olan karakterin, komadayken bilinçaltında yaşadığı, aslında gerçek olmadığını kendisi de bildiği o yıla dönebilmek için çatıdan atlaması şok etti.

2018'e döndüğünde seri cinayet davasını çözdükten sonra ailesinin ona mutlu olmasını söylemesi, onun sürekli 1988'i düşünmesi, yine geri döndüğünde kendini çok yalnız hissedip oraya dönebilmek için ölümü göze alması çok garip ve üzücüydü gerçekten.


Dizide tek anlamadığım nokta şu oldu;
Başta 1988'e gittiğinde hastanede komadaydı, çatıdan atladığında ölmeyip hala komada mı kaldı, onu merak ediyorum. Ya da nakil duyurusu geldikten sonra onu yırtıp dönmemesi tamamen öldüğü anlamına da gelebilir ama bu dizinin en şaşırtan noktası kesinlikle o polislerin 1988 de gerçakten ölmüş olmasıydı.

Diğer bir konu, en sonda yine mottoyu söyleyerek Han Tae Joo'nun 1988'de kalması aslında onun kendi gerçekliğinden kaçması ve ölümü tercih etmesi anlamına geliyor. O karakterlerin hepsi aslında hiç tanımadığı, kafasında yarattığı ve onu kabul eden karalterler. Aslında bu da bir bakıma o ve dizi için mutlu değil trajik bir son demek oluyor.


Insung'daki o polislere gelirsek...
Aşırı eğlendim izlerken ilk bölümlerde. Hepsi birbirinden eğlenceli karakterlerdi. Çözülen davalar sıkıcı değildi. Aralarındaki bağ çok güzeldi.
Başkomiser zaten çok babacan bir karakterdi. Nam sik ve Yong Gi de çok iyilerdi.
Memur Yoon zaten o naifliği ve zekasıyla çok güzeldi. Komiser Han ile de çok yakıştırdım :)
Komiser Han'ın da aralarına katıldığındaki sevinçleri, son bölümde arabayla şarkı söyleyip kahkaha atarak gitmeleri falan harikaydı.

Dizi hakkında son olarak şunları söyleyeyim;
İlk bölümlerde sıkılıp bırakmayın, kesinlike devam edin. Çok çok seveceksiniz. Çok farklı bir yapım kesinlikle.
Aşırı tavsiye ediyorum. Benim favorilerime üst sıralardan girdi bile.
Sıcacık , aynı anda hem üzen hem gülümseten nadir dizilerden. 
İzleyin izletin :)



Bir sonraki yazıda görüşmek üzere...

Not:Resimler tumblrdan alıntıdır.



Yorum Gönder

2 Yorumlar

  1. Daha dün gece bitirdim bu diziyi. Yorumlarınızla hislerime tercüman olmuşsunuz. Okuyunca gözlerim doldu yüzümdeki gülümsemeyle. Çok negatif yorumlar okumuştum diziyle ilgili, ama aldırmadım ve sonuna kadar izledim. Çok da memnunum izlediğime 😉

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İyi ki izlemişsiniz ben de negatif yorumlar yüzünden çok geç izledim ama keşke yorumlardan o kadar etkilenmeseydim dedim, gerçekten çok farklı bir yapım. Her hatırladığımda buruk bir gülümseme oluyor, çok mutlu oldum beğenmenize, yorumunuz için de teşekkür ederim :)

      Sil

Lütfen konuyla alakalı fikirlerinizi belirtin...