Haruki Murakami-İmkansızın Şarkısı Kitap Yorumu



Spoiler içerir!

Bu yazımda daha iki gün önce okumayı bitirdiğim Haruki Murakami'nin İmkansızın Şarkısı kitabından bahsedeceğim.

Öncelikle bu kitap yazarın okuduğum ilk kitabı. Ha bunu yaparak iyi mi yaptım kötü mü yaptım tartışılır. Ancak kitaba bir ara uzun bir es verdim ve sonradan tekrar devam ettim onu söyleyeyim.
Zaten diğer okuyucu yorumlarında da gördüm ki yazara bu kitabıyla başlamak iyi bir fikir değilmiş.
Bunun nedeni kitabın sıkıcı olması ya da dilinin karmaşıklığı değil. Nedense yazarın tarzına ilk bakışta alışamadım. Aslında gayet basit bir anlatımla yazılmış bir kitaptı.

Bunları geçersek kitap tam anlamıyla klasik gençlik romanı değil.

Artık 30'lu yaşlarının sonlarındaki bir adamın gençliğini hatırlamasıyla ve bunları yazıya dökmesiyle başlıyor.
Kitapta insanların gençliklerinde yaşadıkları travmalar, duygular, hisler detaylı ve güzel bir şekilde aktarılmış.
İlk kez Japon bir yazarın kitabını okuduğum için isimlere başta alışamadımsa da ilerleyen sayfalarda benim için sorun olmadı bu durum.

Betimlemeleri fazla olduğundan olayların geçtiği yerleri zihninizde canlandırmanız kolay oluyor. 68'li yıllarda üniversiteye giden birinin etrafında gelişenleri anlattığı için dönemin yaşanan olayları arka planda görmeniz mümkün. Ama detaylı olmayan bir  şekilde.

Ayrıca kitaptan fışkıran The Beatles hayranlığını da farketmemeniz mümkün değil. Genel olarak adı geçen bütün müzikler harika olsa da kitaptaki bir karakterin en sevdiği şarkı The Beatles'tan Norwegian Wood olunca işler daha farklı bir hal alıyor.

Kitapta çok fazla kişi intihar ettiğinden biraz iç karartıcı bir hali var bu romanın.
Ana karakterimiz bu acıyla pek çok kez yüzleşmek zorunda kalıyor ve olanlar karşısında hiçbir şey yapamıyor.

Kitaba bir kısım hayatın bir parçası olan ölümü temsil ederken bir kısım da tam tersi yaşamayı temsil ediyor.
Ana karakterimizin uzun zamandır platonik olarak sevdiği kız ölümü seçerken karakteri seven kız ise yaşamayı seçiyor. İşte bu iki yaşamın arasında sıkışmış ve hangisine ayak uyduracağını şaşırmış gibi hissediyorum okurken.
Ardından sevdiği kızın ölmesiyle paramparça olan karakter sonunda diğer kızı seçiyor da biraz olsun içimize su serpiyor.
Kitap genel hatlarıyla kasvetli. İlk başlarda hızlı başlayan ortalara doğru yavaşlayan tempo sonlara doğru hızlandırsa da bittikten sonra" Ne okudum ben şimdi?" demeniz muhtemel.


Eğer bu tarz kitaplardan ya da bu yazarın kitalarından hoşlanıyorsanız şans verebilirsiniz.
Ben şu an aynı yazarın Sahilde Kafka isimli romanına başladım.
Onu da okuduktan sonra buradan yorumlayacağım.
Hepinize mutlu günler...

Yorum Gönder

2 Yorumlar

  1. Merhabalar,

    Haruki Murakami, çok sevdiğim yazarlardan biridir. Dünyaca ünlü yazarı ‘’Koşmasaydım Yazamazdım’’ kitabıyla tanıdım ilk. Yazmayı çok seven ve geçimini yazarak sürdüren bir yazar olarak bu kitap beni çok etkilemişti. Kitapta şu sözü çok sevmiştim: ‘’Evet, ben elbette büyük bir koşucu değilim. Fakat bu hiç de önemli bir sorun değil. Dünkü kendimi biraz olsun geçebilmek; önemli olan işte bu.’’ Şahane bir kitap, herkese tavsiye ediyorum. İzninizle bu kitaptan en sevdiğim 10 alıntıyı okumanız üzere sizinle paylaşmak isterim: http://www.ebrubektasoglu.com/yazi/haruki-murakami-kosmasaydim-yazamazdim-kitabindan-10-enfes-alinti/

    Güzel okumalar dilerim,
    edebiyatla ve sağlıkla kalın.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim ben de kendisini çok severim :) yazınızı inceleyeceğim. Kitaba da ayrıca bakacağım :)

      Sil

Lütfen konuyla alakalı fikirlerinizi belirtin...