Persona Netflix Kısa Film Serisi Yorumu

credit: newonnetflixuk

Selam!
Açıkçası bu yazının başlığına karar vermem zor oldu; çünkü dört tane birbirinden bağımsız yapılmış bir kısa film serisi Persona.
Ben de dün gece izleyip bitirdim, toplamda 80-90 dakika arası sürüyor.

Hakkında biraz bilgi vereyim önce;
Oyuncu ve şarkıcı IU 'nun dört kısa filmde de oynadığı dört farklı yönetmen tarafından çekilen bir seri.
Yönetmenler bazen IU ' dan bazen de kendi deneyimlerinden yola çıkarak bu kısa filmleri çekmişler.
Hepsinin konusu farklı. Çekimler, mekanlar, olay örgüsü farklı.
Bu filmleri çeken yönetmenler ise Lim Pil Sung , Lee Kyung Mi, Kim Jong Kwan ve Jeon Go Woon.

imdb

Kısa filmlerin ilki Love Set. Bu filmde babasının başka biriyle evlenmemesi için IU ve Doona 'nın yaptığı tenis maçını izliyoruz.
Bae Doona 'yı görenleriniz ,izleyenleriniz vardır diye düşünüyorum. Netflix' in Sense8 dizisinde oynamıştı ve en son Kingdom isimli kore dizisinde oynadı diye biliyorum. Çok başarılı biri bence.

Tenise ilgisi olanların özellikle bu kısa filmi seveceklerini düşünüyorum. Onun dışında çekim açıları, sesler her şey çok iyiydi. İzlerken izlediğiniz şey size çok garip geliyor, yani en azından bana öyle oldu. Bittikten sonra ne tuhaf şeyler hissettim diyebiliyorsunuz. Maç sırasında IU'nun mücadelesi ve Doona'nın hırsı her şeyi hissettiriyor.  Zaten ne olduğunu anlamadan bitiyor bir anda. Ama yine de kısa filmlerin arasında en az sevdiğim bu oldu diyebilirim.

imdb

İkinci kısa filmin ismi Collector. Şimdi bu filmi sevme sebeplerinden biri de Park Hae Soo'nun oynaması. Adamı görünce bir mutlu oldum. Kendisini en çok Prison Playbook'ta canlandırdığı beyzbolcu Kim rolüyle hatırlarsanız diye düşünüyorum.

Bu film , diğerine göre daha iyi başladı. IU ilişki anlamında daha bağımsız biriyken Park  ise ona çok bağlı bir erkek karakteri canlandırıyordu.
IU ' nun umursamazlığı karşısında Hae Soo' nun karakterinin hissettiklerini beyaz bir odada sandalye parçalarken, eski nişanlısıyla yüzleşirken göstermeleri çok iyiydi. Dışarıdan hiçbir şey belli etmeden içinde fırtınalar kopuşunu baya iyi yansıttılar. Sonu gerçekten çok şaşırtıcıydı. Hani şöyle bir durum oldu; "Kalbimi eline verdim daha ne istiyorsun?" durumu ciddi manada yaşandı. Sonrasında IU ' nun kalp koleksiyonlarına ekleyip gitmesi , Hae Soo' nun elinde o beyaz odayla kalması falan çok değişikti gerçekten. Çok farklıydı, bunu sevdim.

amigoapps

Üçüncü kısa filmin adı Kiss is Sin idi. Bu da en az sevdiklerimden oldu. Sonunda yangını söndürdüklerini sanıp sahile giderken kızın babasının orman yangını izlemede çalıştığını söylemesi , arkadaysa evlerinin yanıp yangının ormana yayılması çok ironikti gerçekten.

imdb

Ve sanırım en sevdiğim dördüncü kısa film Walking at Night.
Ölen sevgilisiyle rüyasında tekrar buluşan adamı anlatıyor. Siyah beyaz olması, çekilen mekanlar, müzikler her şeyiyle mükemmel bir kısa filmdi.

IU' nun karakteri intihar ederek sevgilisinin rüyasına geliyor ve birlikte gece yürüyüşü yapıyorlar, bu sırada da neden öldüğü gibi konular hakkında konuşuyorlar.
Güney Kore'de intihar oranlarının çok fazla olduğunu biliyoruz. IU 'nun karakteri de sonu gelmeyen yalnızlığından dolayı bunu yaptığını söylüyor. Buna dikkat çekmiş olabilirler diye düşünüyorum. Sevgilisinin ağlaması, IU' nun zamanla yok olacağını söylemesi, öldükten sonra bile nereye gideceğini bilememesi, sondaki konuşması , her şeyiyle harika bir kısa filmdi.

Eğer içlerinden hangisini izleyeyim derseniz kesinlikle Walking at Night derim.
Ama tabi diğerleri de çok farklı, çok güzel işler. Çekim açıları, ışıklar her şey harikaydı hepsinde. İzlediğinize pişman olmayacağınızı düşünüyorum ve eğer farklı bir iş izlemek istiyorsanız kesinlikle tavsiye ediyorum.

Görüşmek üzere...