Pretty Noona Who Buys Me Food / Something In The Rain Dizi Yorumu

credit:asianwiki

Yazıma diziyi favoriler listeme aldığımı söyleyerek başlamak istiyorum.
Diziyi henüz izlemeyenler konusuna şuradan bakabilir: TIKLA
"Jealousy Incarnate" dizisinin yorumunda da söylediğim gibi artık klasik Kore romantik dizilerinden çok, daha gerçekçi ilişkiler izlemek istiyorum ve bu dizi de bu isteğimi fazlasıyla karşıladı.

Ha bu romantik değil mi diyeceksiniz romantik. Ancak çiftler ilişkinin her aşamasını daha gerçekçi ve net yansıttıkları için izlerken daha çok zevk alıyorum. Bu sadece çiftler açısından değil arkadaşlık ve aile yapıları da için de geçerli bir durum.

Dizinin müzikleri bir harikaydı. Dingin, yağmurda yürürken usulca arka planda size eşlik edebilecek ya da sakin bir akşam oturup dinlerken zevk alabileceğiniz mükemmel müzikleri vardı. Bu yönden de dizi diğerlerinden sıyrılmaya başardı diye düşünüyorum.
Benim en sevdiğim Ost'u Rachel Yamagata- Something in Rain oldu. Her gün bir doz almadan rahat edemiyorum.
Bazı yerlerde dizinin yönetmeninin eleştirildiğine tanık oldum. Sebebi de dizide dış seslerin çok fazla duyulması.
Ancak bu faktör de bana diziyi daha fazla sevdirdi. Her bölüm film tadındaydı ve izlerken olayların içine girmemi sağladı.

SPOILER İÇERİR!

Dizi iş hayatında kadınlar ve iş yerindeki mobbing, cinsel tacizle alakalı farkındalık yarattı diye düşünüyorum.
Dizide Coffee Bay de yaşanan olaylar bugün pek çok iş yerinde yaşanıp halı altına süpürülüyor.
Jin A ve diğerleri gibi üstleri tarafından sindirilip bastırılan kadınların bu olayları kabullenmeleri bekleniyor.
Bu açıdan da diziyi sevdim; çünkü Jin A'nın tek başına da olsa bu savaşı vermesi hoşuma gitti.
Diğer yandan şirket başkanının müdürle kişisel ilişkisinden ve itibarından dolayı zaten suçluları cezalandırmayacağını tahmin ediyordum. Diğer kızlar da bastırılınca Jin A ya uzaklaştırılmak düştü. İyi ki de düştü.

Dizinin eleştirdiğim yanları da yok değil tabi ki.

İlk olarak 12. bölüme kadar her şey mükemmel ilerledi. Ama 12.bölümden sonra olaylar biraz durağanlaştı ve sanki senarist ne yapacağına karar verememiş gibi bir noktada kilitlendi: İkna edilemeyen anne faktörü.

Sonunun daha uzun sürmesini ve mutlu sonu sindirmeyi isterdim ancak yine de mutlu son olmasına sevindim.
Bu dizi başlamadan eğlenceli olacağını düşünmüştüm ama bu kadar kendimi kaptıracağımı sanmıyordum.

İlişkilerde yaş farkı herkes tarafından sorun olarak görülüyor. Bunu diziyi izleyince bir kez daha anladık. Yaş farkından sonra en büyük engel ise tabi ki Joon Hee nin ablasının Jin A nın en yakın arkadaşı olma sorunsalı. Başlarda ablası hem Jin A yı hem kardeşini kaybetmemek için uğraşsa da ilerleyen zamanlarda tek taraflı düşünüp ister istemez Jin A dan uzaklaştığını düşünüyorum.

Özellikle son bölümde kitapçıda Jin A ve Joon Hee konuştuktan sonra karşılaştıklarında Joon Hee nin hep yalnız olduğuu onu iyi hissettirmek için uğraştığını söyledi. Ancak Jin A ondan daha kötü durumdaydı ve sanki Jin A ondan isteyerek ayrılmış o da kardeşini teselli ediyormuş gibi bir havaya büründü bu durum hoşuma gitmedi.

Tabiki beraber çok zaman geçirip aile gibi olan iki arkadaştan söz ediyoruz ama ben iş yerinden Geum ve Jin A arkadaşlığını daha çok sevdimi. izlerken rahatladım.
Dizide Joon Hee nin ablasının da hayatında gelişmeler olsun isterdim.

Jin A nın kardeşinin hemen evlenmesine de çok şaşırdım. O kısımda da Joon Hee 'nin arkadaşı üç ay geçmiş dedi ancak Jin A arkadaşıyla konuşurken yakında 40 oalcağız dedi ve yıllar geçmiş gibi konuştu. Dizi de ne kadar zaman atlaması yaptıklarını söylemedikleri ve kardeşi evlendiği için ben üç aydan daha fazla bir zaman diye düşünüyorum. Üç yıl olabilir. Çünkü Joon Hee de Amerika da çalışmaya gitmeden önce üç yıldan önce dönemeyeceğini söylüyordu.

Dizide ikilinin aşkına bayıldım. Biri sevecekse Joon Hee gibi sevmeli gerçekten.

Hani bölüm boyunca onları evde baş başa otururken ya da yağmur altında yürürken izlesem şikayet etmezdim. Birbirleriyle o kadar uyumlu ve tatlı gözüküyorlardı ki izlerken sürekli kendimi gülümserken buldum.

credit: onehallyu

Özellikle daha kimse ilişkilerinden haberdar değilkenki halleri en sevdiklerimdi. Hem o kaçak görüşmelerin heyecanını yaşamaları, hem de başka kimseyi düşünmeden hareket etmeleri daha güzeldi.

credit: onehallyu

Joon Hee sayesinde Jin A nın nasıl kararlı, inatçı ve özgüvenli bir insana dönüştüğünü gördük ve bu çok hoşuma gitti. Kendini hep değersiz hisseden kadın değerini farketti. Özellikle şu eski sevgilisinden kurtulduktan sonra. Tabi bunu anlamak için illa bir erkeğin sevgisine ihtiyacımız yok; ancak dizide Joon Hee' nin Jin A'yı inanması ve güvenmesi onun da kendine inanmasını sağladı.

Joon Hee'nin babasının ortaya çıkması olmasa da olurmuş dedirtti. Çünkü ilişki anlamında ikiliye katkı sağlamadı ama en azından Joon Hee'nin nefretinin yok olmasını sağladı.
İşler sarpa sarınca ve anne faktörü ortaya çıkınca Joon Hee çözümü Amerikaya gitmekte bulsa da bu hemen verilecek bir karar değildi. Ayrıca bu konuda Jin A yı suçlayanlar da var ancak o kalıp mücadele etmeyi seçti.
Ayrılık da kaçınılmaz son oldu.
En azından sonunu mutlu bağladılar bir şekilde. Ama şimdi ne olacak diye de kafamda soru işaretleri olmadı değil.

Jung Hae In in oyunculuğu mükemmeldi.
Ayrıca kamera arkasını izlerseniz ikilinin ne kadar müthiş bir kimyaya sahip olduğunu görebilirsiniz.